Şiir: “UPAS AĞACI” (Aleksandr Sergeyeviç PUŞKİN) (Çev: Berna Kabacaoğlu)

Çölün sefaletinin derinliklerinde,
kumun kızgınlığının ötesinde,
korkunç Upas Ağacı durur,
cansız bir diyarda, tek başına nöbette.

Issızlık… Susuzluğun hüküm sürdüğü bir dünya,
doğurdu onu gazap içinde
ve doldurdu her kökünü, her lanetli gri sapını,
öldürücü bir özle.

Öğle güneşinde çözülen zehir,
kabuğu boyunca sızar
ve gün battığında donarak
karanlıkta koyu bir mücevher gibi parlar.

Ne bir kuş yaklaşır yanına, ne de bir kaplan sokulur,
yalnızca siyah ve vahşi kasırga saldırır ölüm ağacına
ve sırtında ölümle birlikte sürüklenip yok olur.

Aylak aylak dolaşan birkaç bulut
parlak damlalarla lekelese de o kurşun gibi yaprakları,
yalnızca birkaç zehirli yağmur damlası olur
yanan kumun alacağı.

Fakat adam, bir adam yolladı, ağaca kibirli bir bakış atan
ve ölmüştü, alçakgönüllü olan.
Adam zehri alarak oradan,
geri döndü, gün tam ağarmadan.

Ve zehirli reçineyi getirdi;
onunla birlikte birkaç yaprak, kuru bir dal,
buzdan ter derecikleri
yavaşça akarken kurşuni kaşlarından.

Geldi, bir hasırın üstüne düştü
ve zavallı bir kölenin ödülünü alarak,
şimdi yenilmez hükümdarının oturduğu
boyalı kulübenin yakınında öldü.

Kral, zehirle ıslattı oklarını
ve ovaların ötesine yollayarak ulaklarını
kendi ülkelerine geri gönderdi komşularını.

Aleksandr Sergeyeviç PUŞKİN

İngilizce’den Çeviren: Berna Kabacaoğlu


Şiirin İngilizce çevirisine https://www.poemhunter.com/poem/the-upas-tree/ adresinden ulaşabilirsiniz.