İÇBÜKEY KIVRIMLAR (Emir Alisipahi)

____________Duygu Gündeş anısına…

evvela,
-yani-
herşeyden önce
sen de biliyorsun.
sabahların,
hırpalanmış denizinde yüzen,
öylesine hırçın çocuklardık.
umudun,
kulak tırmalayan nutuklarına
çarpardı kulaçlarımız.

çünkü o bel kemiğimizdeki arzu,
çünkü o şehvetin çürümüş kesinliği,
“alışkan” bir vebayla lanetlenmişti.

işte bu,
çin pazarında,
tacirlerin eline düşmüş,
taşlarımız.

işte bu,
usulden kovgun,
balıkların özverisiyle biçimlenmiş,
taşlarımız.

işte bu
kol gezen sessizlikte,
denizlerden daha ıslak
ekmeklerimizle,
hazirandan daha zor
günlerimizde,
canhıraş,
can verdiğimiz yerlerin,
can suyunda
can çekişirken,
canım,
seni,
çekti.

sonra kalktı papazın teki,
sırf endüljansın arka cephesine,
yoldan sapmış cümleler kurup,
kilisenin -altın yaldızlı- duvarına
çaktık diye aforoz etti bizi.

halbuki bu yalnızca ,
gövdenin boy gösterişi,
yani,
gövdenin görünen yüzüydü.

müsterih ol papaz efendi.
inan,
senin de günahlarını çıkarttık.
inan.
acı
(na)
yor
duk.

sen de görüyorsun sevgilim.
kalemi ilk bakışlarımızda kırdılar.
çatında
öfkelendik,
kaşlarımızın.

koyun koyuna
öfkelendik,
elimizin kiriyle
öfkelendik,
ölüye su serperken
gözyaşlarımız,
dilimizin pasında
lekelendik,
dilimizin pasıyla
incindik.

işte,
görüyorsun sevgilim.
bu diyardan biz,
inceldiğimiz yerde koptuk.

işte, görüyorsun ya!
anlamak,
ve anlayış.
çağlar boyu süregelen,
en ince hastalık.

ve herşeye rağmen,
-yalnızca-
senin koynunda yadırgamadım,
bu dünyevi muhabbetlerin
kirli uğultusunu.

şimdi giderayak
deliller bırakıyorum ardımda,
damlaların o katıksız
ağırlığınca.
tembih ettim kuşlara,
ve bilhassa,
fısıldadım yılgın kanatlıların,
sivri kulaklarına.

heybetli uçaklar,
yolunuza engel değil!
sinsi kurallar,
kaz gelecek yerden
tavuğu esirgemeyen
kurallar,
yılanın başını
küçükken ezen
kurallar,
kısa ayaklarını
gizleyen
kurallar,
yolunuza yordam değil!

ve tesellisi züğürdün,
yetinecek yer değil!

bozdum bütün ezberleri,
gidiyorum.
çekilemez artık tırnakları,
çağlanır bu kargaşa!

acının gölgesine düşerken,
yadırgadım bütün bu zırvaları.

dallara tünerken,
gördüm.
-yalnızca-
kediler izlemekte,
kesilen ağaçları.

kendimi sınarken,
bildim.
kumrular da sığıntıymış,
saksılara,
cam kenarlarına.

ve elbette sevgilim.
kabul,
en çetrefilli yoldu,
dağların kıyıya
dik uzanan yamaçlarında.

velhasıl,
-yani-
herşeyden sonra,
sen de biliyorsun.
süratli bir varıştı zihnimizdeki,
enkaza dönüşün altın çağına

ölüm*
yeğdir!

Emir ALİSİPAHİ
26 Ocak 2020

*Ölüm bir insanı ancak bu denli Duygu’suz bırakabilirdi.


Şiir için playlist:

“Baby I’m Gonna Leave You” Led Zeppelin
“Bitsin Bu Delilik” Cihan Mürtezaoğlu
“Reverie” Claude Debussy
“Me and My Melody” Arid
“Sakla Beni” Melike Şahin