Sergey Rahmaninov’un Düşleri (Ceren Fındık)
Rahmaninov’un Düşleri
Sadece bir şiir olmanın verdiği tat,
piyanonun ruhuma işlediği o günah,
zihnimdeki o şiirsel müzik,
insan olmaktan kaçıyorum.
Bir yandan günahlarım avucumda
-ağlıyorum gözyaşlarımı içime akıtıp
Dualarıma katılan her büyüsel ses
-dokunaklı bir melodinin ağında
Şiir -sel oluyor ağladıkça ve sustukça
Bedenimdeki soğuk daha çok ellerimde yaralanıyor.
İşte ilk günahımdan başlıyorum
-ve çocukluk hikâyelerimdeki o hayaller
Geleceğimi yıkıyor.
Yıkıcı bir melodi gibi üzerime geliyor hayaller
Kaçamam ki -kaçtıkça büyüyorlar
İnsanlaşıyor hayallerim
-ve ben bu eşsiz müziği dinlerken
Hüzünleniyorum
-insanlaşmış -canavarlaşmış hayallerimin üzerine
ağıt yakıyorum,
-beni korkutan ne varsa.
Hissettiren her şeyi çıkarıyorum üzerimden
-ama sadece sevgiyi bırakıyorum ellerimde.
Ellerimde,
Ellerimden mor menekşeler dökülüyor.
Ne kurusundan -ne tozdan
Ötede bir yerde beklediğim -bir şeylerin olduğu
Her ân daha çok uzaklaşıp -daha çok yakınlaştığım
Bu sevgiyi menekşelere dönüştürüyorum.
Ne kuru -ne ıslak
Ruhuma şifa veren
Beni beslerken kadifemsi huzuruna konuk eden
Eşsiz bir bilmecenin sevisi
Dokunaklı bir piyano resitali
Daha ne isterim ki bu hayattan
Zihnimdeki bu büyüleyici şiirsel dinginlik
Çok yakınımda gelmekte olan fısıltının habercisi
Şarkılarını söylemeye hazırlanıyor.
Zihnimin dansı
Rüzgârın işlediği danteller gibi ruhum
-o yüce sevgiyi buluyorum parmaklarında
Sen oluyorum ve birlikte yazıyoruz bu dansı.
Yitip giden masumiyetin son demi
Evet çağırıyor beni
-duyuyorum hışırtısını ağaçların
bir veda -bir ağıt yakıyorum masalların kınalı ellerine:
Aylak bir vakit
-beni bu denli heyecanlandıran bütün duyguların
Nefesimi içine alması ve sonsuz bir mutluluğun çağırması gibi
Ve bitmesi gerektiği gibi her dakikanın türettiği bu sonsuz saniyeler
Kendimden geçiyorum -adını sayıkladığım bilmediğim
ama hep hayallerimde yaşattığım -farklı bedenlerde yaşayan
Koro halinde sesler -çağırdıkları bir şey var
Sevince dair -dostluğa dair
Ânın metafiziği.
Gülün sesini dinliyorum hışırtıda
Melankolik yas
Derinliklerden coşan bir müziğin yarattığı sevinç
Masalların zamanı şimdi
Tekrarlamalıyım eski hayalleri ve uydurduğum bütün oyunları
Eski bedenlerimden ve yıkılan o bahçe duvarından gelen vurmalı sesler…
Şimdi, ellerimden boyalı kuşlar kaçışıyorlar.
Meleklerin sesi canlanıyor
-ve ruhani müziğin sesi kamçılıyor bu sahte rüzgârları
Gerçeği fısıldıyorlar -dönüşü yok geri
Uğultusu hâkim -her sesin bedeni
Seslerin tiyatrosu yankılanıyor geceye
Hazin bir ses
Tanrının eliyim artık
Fırtınanın habercisi
Gökkuşağının sesi -kalemi
Nöbetleşerek yapıyoruz bu işi
Ağlayan ağacın şarkısıyız
Hiç lüzumu yok kalabalıkların
İçimizde uyuyanlardanız biz
Biz duymayız kalabalıkları
Sessizce geçeriz içinden
Müzik bizim sesimiz
Meleklerin hıçkırıkları
Ve sonu olmayan davamız
Gerçeğin habercisi
Sus sus sus!
Konuşamıyorum.
Konuşmam yasaklandı
-topladığım biletlerin yarısını yaktım
Yarısı denize karıştı
Tek istediğim bu saçma telaşı susturabilmek
Renkleri görüyorum artık.
Ter döküyor fırçanın kılları
Yavaş yavaş kopuyor
“denize at –denize” diyor bir ses
Ve kopuş başlıyor
Son yok
Sadece kopma var-
Ceren FINDIK
Aralık 2019
Ayrıca bkz: En İçteki Yer