ERKETECİ KEMAL (Emrah Sönmezışık)
Neresinden bakarsan bak, güllerin tenhasıydı
Evet, bendim, yüzümü yunduğum acı
Sokak sokak kanayan bir aşktı
Hep aynı yaradan sıyrılan kabuk, evet, ben
Kundakta unutulmuştum, dikenine sarınan her ağaç gibi anneme benziyordum
Ama’larım vardı çokça biriktirdiğim, kağıttan gemilerdi, tetikte akşamlar
Güzel şeylerin çıkmazıydım, boşalan köyler gibi bir şeydi işte
Jeopolitikti yalnızlıktı, önemi yoktu hangi evi kimin soyduğunun
Marifet Erketeci Kemal olmaktı, marifet kafesini suskunluğuyla kıran kuştaydı
İncecik kelimelerle örülüydük birbirimize
Bazı şeyler yokluğunla ölçülürdü
Okul çıkışı sarılan cigaranın koğuşturmaya yer olmadığı, yokluğunla
Tutunduğum ne varsa duvarlarımdı artık
Gecelerime pekişen düşünceler, uykularımı inciten canavar
Hey sen, boynuna sarıldığım karanlık
Sökülmüş çivilerdi, paslı ve eğriydi gitmelerin tarihi
Bazı adamlar, bazı kadınları severdi
Bazı bazıydı kıyılar denizlerine ve kaç kere gülmezse bir çocuk
Kime sorsalar her vazoda kanayan bir çiçektin oysaki
İnsanın insana sinmediği veya beklenmediği saatlerdi
Kırılmıştı cam çerçeve, kendine bir sen kalmıştı
Yol desen yalnızlıktı daha başında
Erkenden bir avluda bulacaklar şimdi seni, sonra kolundaki izleri
Cebindeki tarağını, sakalındaki aynayı sonra
Hiçbir şey deme sakın onlara, bir bıçak, bir hüznü bölüştürmeyecekse
Hiçbir zaman da deme, nasılsa üveyikler de unutmuştu kalbini
Bugün dünden de uzaksın ellerine, bakışlarında yırtılan ipek, çürüyen ten ve eşya
Aynı çatıydı, aynı gök, başka bir şey değil, gözlerin hiç değil
Dediler ki kavını yitiren senmişsin, bütün sıcaklıklardan kovgun ve görünmez
Aslında neydi, solardı bakılmayan her fotoğraf
Hatırlanmazdı bir cinayetin kıyısındaki deniz
Not: Emrah Sönmezışık‘ın “İkindiliklerde -Kırık Küp-” başlıklı şiirlerine bit.ly/ikindiliklerde adresinden ulaşabilirsiniz.