DÜŞTÜ (Fatih Balcı)
Düş
Düş
Düştü içimden akşamın ilahi kapıcısı
Dilimde bir isyanın kriptosu
Hıh dedim kendime
Parçalayarak ve ıhtırarak çıktı içimden günün sancısı
Sıkışmış ağzından fışkırmaya başlayınca yılların acısı
Yaşamaklardan nasıl eğlence oluyor ona baktım
Ölü yüzler sarkarak şarkı söylüyordu penceremde
İhanetler ve aşklar gezinirken derinlerimde
Serin martıların kanat çırpışı bulantımı bastırıyordu
Nil’in çamurlu ılık suları akarken gözlerime
Bir çocuğu kundaklamıştım oysa ben
Gazeteden bir hayatın provasını katlarken
İsyandı içimde büyüyen
Caddeleri yıkayarak
Her tür iblise karşı şiddetli savaşlar açarak
Bir isyanın sözcüsü olmalıydım bu gece hayat için
İçimde yüksek barikatlar kuruluyordu
Kaldırım taşlarına adımı kazırken
Almaata, Küba ve Kenya çocuğumdu
Düş
Düş
Düştü kurduğum Akdeniz için
İçimde boğuşurken
Yanlış bir aşkın çehresi
İptal davası açıyordum
Ben olmayan bir duygunun zincirlerine
İsyandı içimde büyüyen
Yeşil tarlaların aydınlığı adına
Ki orada
Kesilmiş başıyla adalet
Mırıldanıyordu
Acınası bir kayıtsızlığın anayasasını
Düş
Düş
Düşüyordu Paris
Dokuzuncu senfoninin notaları arasından halk için
Konstantinopolis’in plastik anahtarı teslim edilirken
Bir isyandım Topkapı’da
Kalıbına yeni dökülmüş demirden bir hınç olarak
Başımı kaldırıyordum
İnsanlığın surlarına
Ki menzilim düşündüğümden daha uzağa düşüyordu
Düş
Düş
Düşkündüm
Aşkın beni kahreden sıcaklığına
Saflığıma hah diyordum şaşkınlıkla
Ağzımın baharatıyla öperken taze bir anıyı
Orada bir hayvanat
Konferans verirken yeni nesil barbarlıklara
Taranmış saçlarıyla
Ütülü sahtekârlığıyla
Nefretimi hak ediyordu
Yüzümde buruşmuş acımaklar
Dişlerimde sersemlemiş bir bilincin deliliği
İsyan ediyordum suretlerin başıboş ve bomboş aptallığına
Düş
Düş
Düştü
Ayağına takılınca bir çocuğun bakışları
İçinden erken doğmuş bu hayatın cinsiyetsizliği
Davranışlar, duruşlar ve konuşmalar özürlü bir çizgi roman gibi uzuyordu
Eğri ve biçimsiz organları dağılmışken dükkânlara
İsyan diye höykürdüm şehirlerin ortasına
Keskin hançerlerin ışıltıları sinema salonlarından önüme düşüyordu
Kandırılmış tüm kahramanlar
Saçarak kırmızı tanelerini ortalığa
Acayip gülüşlerle yanıma dizilip dikeldiler
Hadi başlayın diye tısladım
Hıncım dağılırken sokaklarda
Deliliğin altın surlarında bir heykeli yontuyordu
Ucu ucubede olsa
Varsın olmasındı bu bir anıt
Anti heykel
Antika bir güzellik
Besmeleler çekerek çekiştirdiğim şeylere benziyordum
Allahın ve Tanrının karıştırıldığı günlerdi
Şeytanın her şeye benzediği bir zamanda
İsyandan başka neyim vardı
Albümlerdeki dijital yansımama baktım
Altında ne yazıyordu
Düş
Düş
Düş
Diyordu isyanla ortalığa
Fatih BALCI